34.5
e-bülten

E-mail listemize üye olun size özel fırsat
ve kampanyalardan ilk siz haberdar olun...


talep ediyorum

Siz isteyin, biz tasarlayalım!
Seçimlerinizi yapın, size en uygun içerik
ve tarihlerde eğitiminizi tasarlayalım.
bizi takip edin!

Duygusal Dayanıklılık (Resilience)

Psikoloji biliminde, hayatın başımıza gelen olayların kendisinden çok bu olaylara verdiğimiz tepkiler doğrultusunda geliştiğini savunan 90/10 kuralı vardır. Bu kurala göre hayatın %10'u başımıza gelen olaylardan, %90'ı ise bu olaylara verdiğimiz tepkilerden oluşur. Örneğin uçağı kaçırmak başımıza gelen %10'luk olaydır. Uçağı kaçırdıktan sonra bu duruma nasıl tepki verdiğimiz ve sonrasında yaşananlar silsilesi %90'lık kısma girer.

 

Her birey aynı olaylara farklı tepkiler verir. Bu tepkisel farklılıklar kişilerin duygusal dayanıklılık boyutuyla ilgilidir.

 

Duygusal Dayanıklılık (Resilience),  değişen durumlara tepki göstermede esneklik ve olumsuz duygusal deneyimlerden çıkıp kendini toparlama becerisidir. Verdiğim koçluk eğitimlerindeki katılımcılar hatırlayacaktır, ben bunu 'Davranışsal Esneklik' diye tabir eder ve anlatırım.

 

İnsanoğlu hayatının farklı evrelerinde çok sayıda olay yaşar ve her olaydan farklı etkilenir. Bazı olaylar yaşamımızda iz bırakırken, bazıları sadece geçip gider. Bazı olaylar ise bireyleri yavaşlatır, hatta bazen durdurur.

Yaşadığımız her olaya aynı tepkileri vermemiz mümkün değildir. Ama yaşadığımız bu olaylardan etkilenme boyutumuzu kontrol edebiliriz.

 

Dengeli duygusal yapıya sahip olan kimseler yani 'Duygusal olarak dayanıklı' kişiler yaşadıkları her olaya sağ duyulu yaklaşır. Stresli zamanlarda daha az tepki verir, düşük gerginlik seviyesi gösterir ve paniklemeden sorumluluk alarak durumu karşılar. Bu yaklaşım kişilerde daha tatmin edici ve mutlu bir yaşam sağlar.

 

'Duygusal olarak dayanıklı olmayan' kişiler ise,  karşılaştıkları olumsuz durumlarda sinir bozukluğu, gerginlik, öfke veya aşırı tepkisel yaklaşım gösterir. Bu yaklaşımın devamlılığı depresyon, stresle mücadele edememe gibi sonuçlara yol açar. Bu sonuçlar da kişilerin yaşamdan duyduğu tatmini düşürmeye sebep olur.

Hissetmek istediğimiz önemli şeylerden biri de yaşamdan duyduğumuz tatmindir. Ve bu tatmin ne kadar yüksekse hayata bağlılığımız da o oranda yüksek olur.  Buna yaşama devam etme motivasyonu diyebiliriz. Bu motivasyona sahip olan kimseler, çevreleriyle iyi ilişki geliştirirler, iş yaşamlarında başarı gösterirler ve kişisel olarak mutlu görünürler.

 

Duygusal olarak dayanıklı olmadığınızı düşünüyorsanız size önerebileceğim bir kaç adım var. Bu adımları düzenli ve kontrollü uyguladığınızda işe yarayacaktır ve size daha yüksek yaşam tatmini sağlayacaktır.

 

1. Çevrenizle iyi ilişkiler geliştirin. Bu duygusal zekayı güçlendirmenin de bir adımıdır.

 

2. Büyük resmi görün. Bu, durumu netleştirmenize yardımcı olur. Bunu yaparken olaya üçüncü bir gözden bakıyormuş gibi durumun dışına çıkıp dışarıdan bakın ve değerlendirin.

 

3. Yaşama karşı optimist olun. Optimist (iyimser) bakış açısı olumlu duygu geliştirebilmenizi sağlar.

 

4.İç görünüzü ( öz farkındalık) geliştirin. Sınırlayıcı düşüncelerinizi, kişisel engellerinizi bilin. Seçimlerinizin sonuçlarının sorumluluğunu almaya hazır olun.

 

5. Öz yönetim yapın. Başka bir deyişle iç kontrol mekanizmasının size bağlı olduğunu unutmayın. Sizi harekete geçiren stratejinizi belirleyin ve gerektiğinde kullanmak üzere hazır tutun. Yani bardağın dolmasını beklemeyin.

 

 

Sedef Baban

Akademi Kurucu Eğitmeni

12.02.2019

 

**''İş Yaşamında Duygusal Dayanıklılık'' eğitimimizi kurumsal olarak almak isterseniz 0 212 2131345 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz.




Tüm Hakları Saklıdır. © 2024 Akademi 34buçuk